Перевод: с русского на все языки

со всех языков на русский

yok pahasına

  • 1 грош

    yok pahasına
    * * *
    м, разг., в соч.

    за гроши́ (продать, купить)yok pahasına

    оста́ться без гроша́ — meteliksiz kalmak

    не име́ть ни гроша́ за душо́й — meteliğe kurşun atmak

    ло́маного / ме́дного гроша́ не сто́ит — beş / on para etmez, metelik etmez; ciğeri beş para etmez (тк. о человеке)

    ни в грош не ста́вить кого-что-л. — birine, bir şeye metelik vermemek

    ни за грош поги́б / пропа́л челове́к — güme gitti adam

    Русско-турецкий словарь > грош

  • 2 даром

    bedava,
    cabadan; yok pahasına; boşuna
    * * *
    1) bedava(dan); cabadan

    э́то он получи́л да́ром — bunu cabadan aldı

    2) разг. ( очень дёшево) yok pahasına
    3) ( напрасно) boşuna

    да́ром тра́тить вре́мя — boşuna vakit harcamak

    он не тра́тил вре́мени да́ром — boş durmuyordu

    его́ труд не пропа́л да́ром — zahmeti boşa gitmedi

    ••

    э́то тебе́ да́ром не пройдёт — bu yaptığın yanına kalmaz

    Русско-турецкий словарь > даром

  • 3 бесценок

    м, разг., в соч.

    отда́ть за бесце́нок — yok pahasına / yokuna satmak

    Русско-турецкий словарь > бесценок

  • 4 нипочём

    разг.
    1) нареч. ( очень дешёво) yok pahasına; bini bir paraya / akçeye; yokuna
    2) → сказ. işten değil

    ему́ нипочём подня́ть холоди́льник — frijideri kaldırmak onun için işten değil

    э́та рабо́та ему́ нипочём — bu iş onun için çocuk oyuncağı

    бу́ря ему́ нипочём — fırtınaya bana mısın demiyor

    3) ( ни за что) asla; dünyada

    Русско-турецкий словарь > нипочём

  • 5 дорогой

    yolda; pahalı,
    değerli; sevgili,
    değerli
    * * *
    I дор`огой
    yolda; yol giderken
    II дорог`ой
    1) pahalı; değerli ( ценный)

    по дорого́й цене́ — yüksek fiyatla

    дорогой пода́рок — ağır hediye

    2) перен., в соч.

    дорога́я побе́да — büyük fedakarlıklar pahasına elde edilen / kazanılan zafer

    все, кому́ дорога́ незави́симость страны́ — ulusal bağımsızlığın üstüne titreyenlerin hepsi

    на́ши дороги́е го́сти — değerli konuklarımız

    мы потеря́ли дорого́го нам челове́ка — sevdiğimiz birini kaybettik

    4) sevgili, değerli

    дороги́е чита́тели — değerli / sevgili okurlarım(ız)!

    дорогой друг! — sevgili / aziz dostum

    дороги́е това́рищи! — değerli yoldaşlar!

    5) → сущ., м sevgilim; azizim

    проща́й, дорогой! — elveda, sevgilim!

    да что ты, дорогой! — yok canım / kuzum!

    Русско-турецкий словарь > дорогой

См. также в других словарях:

  • yok pahasına satmak (veya almak veya gitmek) — son derece ucuz satmak Mallarını, tarlalarını yok pahasına satıyorlardı. Ö. Seyfettin …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yok pahasına — zf. Kâr elde etmeksizin, değerinden çok düşük bir biçimde Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • yok — sf., ku, ğu 1) Bulunmayan, mevcut olmayan (nesne, kimse vb.), var karşıtı 2) Yasak İçki, sigara yok. 3) is. Olmayan, bulunmayan şey Sen yoktan anlamaz mısın? 4) e. Hayır anlamında kullanılan bir söz Geldiler mi? Yok, daha gelmediler. 5) bağ.… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • paha — is., Far. bahā Değer, fiyat, eder Birleşik Sözler ateş pahası kan pahası can pahasına yok pahasına Atasözü, Deyim ve Birleşik Fiiller paha biçilmez paha biçmek pahasına …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • dövizzede — is., Fr. devise + Far. zede Bankalara herhangi bir şey almak için dövizle borçlanıp borcunu ödeyemeyerek edindiği malı yok pahasına elinden çıkarmak zorunda kalan kimse …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kuralı — sf., ask. Kurasını çekmiş, askere gitmeyi bekleyen (asker) Seferberlik başladığı zaman ... dertli analar ... nafakasını yok pahasına tefecilere satıyor ... kuralı çocuklarına yol parası yetiştiriyorlardı. R. E. Ünaydın …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • ölü fiyatına — zf. Değerinden çok ucuza, yok pahasına …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • satıp savmak — gereken parayı sağlamak için elindeki malı ucuza satıp tüketmek, yok pahasına elden çıkarmak …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • elden çıkarmak — bir şeyin sahipliğini başkasına geçirmek, satmak Eskilerden bir kısmını yok pahasına elden çıkarmak gerekecek. H. Taner …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • can — is., Far. cān 1) İnsan ve hayvanlarda yaşamayı sağlayan ve ölümle vücuttan ayrılan madde dışı varlık 2) Yaşama, hayat Bir kedi yavrusunu kurtarmak için ipe sarılıp kuyuya iner, canımı tehlikeye koyardım. R. N. Güntekin 3) Güç, dirilik Her şeyde… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

  • kayırmak — i 1) Koruyarak başarısını sağlamak, elinden tutmak, himmet etmek Bizi kayıran, arayan yok. H. R. Gürpınar 2) Birini, başkalarının veya işin zararı pahasına tutmak, birine haksız yere kolaylıklar sağlamak, iltimas etmek Güzelle yüceltirim… …   Çağatay Osmanlı Sözlük

Поделиться ссылкой на выделенное

Прямая ссылка:
Нажмите правой клавишей мыши и выберите «Копировать ссылку»